Tiranların sonu
TDK’nın sözlüğünde
tiran kelimesi; siyasal gücü zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kimse ya da
devlet anlamına gelmektedir. Tiranın bir anlamı da despottur. Ayrıca günümüzde;
zorba, zalim, tağut gibi anlamlarda da kullanılmaktadır. Tiranlar, eski
çağlardan beri var olagelmişler ve günümüzde de varlıklarını sürdürmektedirler.
Allah’ın elçileri hep
bu despotlarla, tiranlarla, firavunlarla, hamanlarla, karunlarla, mücadele
ettiler ve mazlum halkı bu zalimlere karşı korumaya çalıştılar. Evet resullerin
görevi insanlara doğru inanmayı göstermekle birlilikte bu tiranlara karşı da
insanlara yardım etmektir, onları korumaktır! İnsanları kurtarmak, esenliğe
çıkarmak, onların ellerinden tutup düştükleri yerden kaldırmak da Allah’ın
nebilerinin görevlerindendi. Kaldı ki insanların inançlarının düzeltilmesi aynı
zamanda sonuç olarak başkalarına zulüm etmemeyi de beraberinde getirmektedir.
İnanan insan aynı zamanda acımalı, insaflı, olur. Diğer insanlara eziyet ve
işkence etmez, onların haklarına saygılı olur, onların yaşama haklarına el
uzatmaz!
Tiran, zorba ya da
tağut denince alışıla geldiği gibi ve haklı olarak hep aklımıza Firavun,
Nemrut, Hitler, Lenin, Stalin, Mao, Miloseviç gibi tescilliler gelir. Evet,
doğrudur bunların yaptıkları da tiranlıktır! Bunlar Allah’ın resullerini
öldürmek isteyen ve öldüren despotlardır... İnsanların erkek çocuklarını daha
doğmadan ya da doğar doğmaz kestiren mezbahalar kuranlardır bunlar... İki dünya
savaşlarını çıkarıp insanları yok etmeye çalışanlar bu tiranlardır...
Ancak günümüzde işin
seyri değiştiği için insanlık canavarları olan kişilerin yerini devletlerin
aldığını görüyoruz. Eskiden bir kişi insanlığın başına bela oluyordu ancak
günümüzde artık devletler bu rolü üstlenmişler ve türlü türlü hile ve düzenbazlıklarla
zorbalık yapmaktadırlar! Bu devletlerin zorba piyonları var. Bu despot
devletlerin desteği olmazsa bu zorba kişiler bu zalimliği işleyemez. Bu despot
devletlerin başını bugün ABD çekiyor. Dünyanın jandarması görevini üstlenmiş ve
eline aldığı joplarla/piyonlarla/ insanlığı kasıp kavuruyor. İkinci sırada ise
Rusya gelmektedir. Bu ikisi dünyayı paylaşmışlar: “Sen burayı ye, ben burayı!”
Bunların bir de yaverleri/vekilleri/piyonları yani yardakçıları vardır:
Rusya’nın yaveri: Çin; ABD’nin yaveri: Almanya, Fransa... Ha bir de bunların
büyük dedeleri daha sağdır ve gebermedi ki insanlık kurtulsun... Büyükbabaları:
İngiltere... Bunlar değil mi ki BM denilen göstermelik kurulda veto
haklarını istedikleri gibi kullanıyorlar. Onların çıkarına olmayan hiçbir
kararın çıkmasını kabul etmiyorlar ve geçersiz kılıyorlar. Bu nasıl bir
paylaşımdır. Bütün insanlık bir yana bu beş vampir bir yana! Şairin deyimiyle
bu paylaşımı “kurt bile yapmaz!” Bu despot devletlerin çocukları, maşaları,
piyonlarına gelecek olursak. Gerçi bunları bilmeyen yoktur da yine de
söyleyelim: Netanyahu/yeteryahu, Esed! Neyse ki Esed zalimlerin uğradığı sona
uğrayıp def oldu. İnşallah yakında Netenyahu’nun da sonu, Firavun’un sonu gibi
olacak!
Günümüz Firavunlarından
olan Netenyahu ve Esed’in yaptıklarını medya araçları yeterince anlatıp
duruyorlar. Yaptıklarını burada saymayı gereksiz görüyorum. Ancak şunu
söylemeden bitiremeyeceğim yazımı: Allah’a gerçek anlamda inanıp emirleri
doğrultusunda hayatını dizayn etmeyen insan kim olursa olsun, adı sanı, ırkı,
mezhebi, meşrebi dini, inancı, sakalı, sarığı, cübbesi, minberi, mihrabı,
kilisesi, çanı, taylasanı, sinagogu, havrası ne olursa olsun insanlara
acımayacak ve çıkarını öne alarak insanlara zalimlik yapmaktan çekinmeyecektir!
Allah’ım, bizi bu şeytanlaşmış
(şeytana küllahını ters giydiren) insanların kötülüğünden koru! Bize yardım et!
Hz. Musa’nın (a.s.) söylediği gibi: “Bugün (insanlar/Müslümanlar olarak) senin
rahmetine en çok muhtacım(z), bize yardım et!