28 Nisan 2025

​Ölen Papa Francis: Gazze İçin Yükselen Bir Ses, İslam Ülkelerine Bir Ayna

88 yaşında ölen Papa Francis, ardında yalnızca Katolik dünyasına değil, tüm insanlığa önemli bir mesaj bıraktı. Özellikle Filistin ve Gazze konusunda sergilediği cesur duruş, bugün İslam ülkelerinin suskun liderlerine adeta bir ayna tutuyor.

Gazze İçin Açık ve Net Bir Tutum

Papa Francis, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını açıkça ve isabetle tanımlayan nadir dünya liderlerinden biri oldu. Savaşı "zulüm", sivillere yönelik saldırıları ise "soykırım" riski taşıyan ağır suçlar olarak tanımladı. Gazze'deki dramı küçültmeden, yumuşatmadan "insani kriz" maskesinin ardına saklanmadan anlatabildi.

Papa Francis’in sık sık tekrar ettiği “Savaş her zaman bir yenilgidir!” sözü, bugünün dünyasında kirli siyasetin dili haline gelen "meşru müdafaa" yalanına da açık bir reddiyedir. İsrail’in Gazze’deki ağır bombardımanlarını savaş olarak değil, “zulüm” olarak nitelendirmesi Hristiyan Siyonizmi’nin İsrail’e körü körüne verdiği destekten farklı bir dini duruş sergilediğini gösterdi.

Bugün ABD ve Avrupa'daki birçok Hristiyan liderin, özellikle Hristiyan Siyonist çevrelerin, İsrail'e koşulsuz destek verirken Gazze'deki soykırımı sessizce izlediği bir ortamda, Papa Francis'in bu tavrı istisnai bir duruş olarak kayda geçti.

İslam Ülkelerinin Liderlerine Bir Ders

Ne acıdır ki Papa'nın gösterdiği bu asgari insanlık ve adalet çağrısını, kendisini "İslam ülkesi" olarak tanımlayan pek çok devletin liderlerinden duymak mümkün olmadı. Papa Francis’in ölümünden sonra geriye bıraktığı miras, İslam dünyasının yöneticilerine sessiz bir ders niteliğindedir: Halkına ihanet etmeden, adaletin yanında durabilmek, zulme karşı tarafsız kalmamak ve soykırımı ve işgali açıkça isimlendirebilmek hele de Hıristiyan dünya için oldukça önemlidir.

Bunlar bir inanç meselesi değil, en temelde bir insanlık meselesidir. Din adına konuşan ama zulüm karşısında susan yöneticilere Papa Francis'in sesi utandırıcı bir karşılık olmuştur.

"Adalet Olmadan Barış Olmaz"

Papa'nın mesajlarının merkezinde adalet vardı. Barışın, ancak adaletin tesis edilmesiyle mümkün olabileceğini ısrarla vurguladı: "Adalet olmadan barış olmaz. Adalet yoksa, güçlü olan zayıfı ezer." Bu sözler, Gazze'de yaşananların sadece bir askeri çatışma değil, güçlünün zayıfı yok etme savaşı olduğunu açıkça ortaya koydu.

Filistin İçin Bir Sembol

Papa Francis, Vatikan’ın geleneksel doğum sahnesinde bebek İsa’yı Filistin kefiyesiyle tasvir ettirerek, Filistin halkına hem manevi hem de sembolik bir destek sundu. Bu sahne yalnızca Beytüllahim’in hatırlanması değil, aynı zamanda bugün zulüm altında inleyen Filistin halkına gösterilen bir bağlılık ifadesiydi.

Ölümünden Hemen Önce Bile Gazze’yi Unutmadı

Ölümünden yalnızca saatler önce, Paskalya Pazarında dünyaya son mesajını verirken yine Gazze’yi unutmadı. Ateşkes çağrısını tekrarladı ve uluslararası toplumu "acı içindeki Gazze halkının yardımına koşmaya" çağırdı.

Bu, ömrünün son anına kadar zulme karşı susmamayı seçen bir insanın sessiz ama güçlü vedasıydı. Papa Francis, dini kimliğinden öte, insanlık onurunun sesi olmayı başarmış bir lider olarak hatırlanacak.

O, bugün Gazze’deki dramı görmezden gelen Hristiyan Siyonist akımların aksine, adaletin ve mazlumun yanında durdu.

Ve en önemlisi, bir Papa, zulmü açıkça kınayabiliyorsa; İslam ülkelerinin liderleri neden susuyor? Bu soru, Papa Francis’in ölümünün ardından İslam dünyasına kalan ağır bir vicdan muhasebesidir.