Öğretmenin değeri (2)
Geçen
haftaki yazımızda öğretmenin değeri üzerinde durduk. Çünkü önümüzdeki günlerde
(24 kasım) öğretmenin değeri ve önemi ile ilgili ve dolayısıyla öğrenmenin ve
eğitimin toplumsal önemi gündeme gelecektir. Her yıl 24 kasımda bu konularda
konuşmalar yapılır, programlar düzenlenir ve çeşitli etkinlikler
gerçekleştirir. Eğitim olgusunun, toplumları istenilen ve beklenen hedeflere
ulaştırabilmesi için bu olgunun kahramanları ve lokomotifleri olan
öğretmenlerin gerekli moral ve motivasyonunun sağlanması gerekir. Ancak bu
durumda istenilen amaca ulaşılabilir! İslam tarihi boyunca ilme ve öğrenmeye
değer verilegelmiş ve öğretmene de gerekli değer verilmiştir. Geçen hafta
anlattıklarımızın devamı niteliğinde bu yazımızda da öğretmene ve eğitime
verilen değeri tarihteki örneklerle açıklamaya devam edelim:
Öğretmeni İbn-i Kemal’in atının ayağından sıçrayan çamur; Yavuz Sultan
Selim’in kaftanına yapışır ve
bin bir mahcubiyetle atından inen hocası
telaşlanır ve mahcup olur. Fakat Yavuz Sultan Selim:
“Öğretmenimin atının ayağından üzerimize sıçrayan
çamur; bizim için şereftir. Bu kaftanımı yıkatmayacağım ve öldüğümde türbemin
üzerine örtün!” demekle, öğretmene
duyulan saygının en güzel örneğini
vermiştir. Bu olayı kastederek şair şöyle mısralar dizer:
"Hani
şu meşhur hükümdarı hatırla:
“Türbemi
örtün, ölürsem bu kaftanla,
Aydınlanır,
okunur mezar taşım,
Belki
bu çamurla karışır gözyaşım!”
Öğretmenin
değerini, özverili ve öğrencilerini gerçeğe yönlendirici olduğunu anlatan şu
dizeleri de okuyalım:
ÖĞRETMENİN DEĞERİ
Öyle
anlar olurdu ki öğretmenim!
Titriyor,
çırpınıyordun,
Kendinden
geçiyordun hatta!
“Ne
olur, dur! “diyordun zamana;
“Bir
kelime daha öğreteyim,
Mini
mini yavrularıma.
Daha
dün saçların simsiyahtı,
Ne
çabuk ağardı öğretmenim!
Cefakar
olduğun yüzünden belli,
Karşı
koydun canın pahasına;
Göğüs
gerdin cehalet fırtınasına.
Çiçek
gibi en temiz duygularınla;
"Gül
yetiştiren adam!" oldun umutla.
Bilgilerinle,
fedakarlığınla:
“Evladım,
işte doğru budur.”
“Yavrucuğum,
ver elini.” dedin.
Yanlıştan,
eğriden, çevirdin,
En
sevinçli anındır:
“Adam
olmuş!” beni görmek!
Ne
mutlu” Ben bir öğretmenim!” demek…
ÖĞRETMEN BU
Katlanamazken
kimse öz evladının derdine,
Dert
edindin bunca çekilmez dertleri, kendine,
Yola
çıktın aç, susuz, barınaksız;
Dağ
taş demedin, yolsuz, susuz,
Geceleri
bile kaldın uykusuz;
Bilgiyle,
sevgiyle donattın,
Kalmadı
susuz, bir tek fidanı bu toprakların,
İnsana
insan olduğunu hatırlatmak,
En
acımasız yürekleri yumuşatmak,
Senin
mesleğindir: “Hakkı tutup kaldırmak,”(1)
Yalçın
kayalara tırmanmak!
Öğretmenim!
Temiz bir sayfa var önünde,
Sen
yazacaksın yazıyı, maharetli ellerinle,
Kötü
anılmayı kim ister ki,
Unutma,
bir gün diyecekler ki:
“Bir
öğretmenimiz vardı ve derdi ki…”
(1) M.Akif ERSOY
Öğretmenin
değeri maddeyle ölçülemez; ancak görevini rahat ve huzurlu yapabilmesi için
sorunlarının olmamasına da dikkat etmek gerekir.