Öğretmenin değeri
Eğitim
ve öğretimimizde başarılı olabilmemiz için öğretmenlerimizin değerini bilmemiz
ve saygı göstermemiz gerekir. Öğretmenin değerini dile getirmek amacıyla
dilimin döndüğü kadar önce bu değerli emektarlara seslenmek istiyorum. Daha sonra
örnekler vererek bu konuyu dile getirmeye çalışacağım:
Karanlığın
aydınlığa kavuşması için çaba harcayan kutsal
insanlar!
İnsanlığı
bataklıktan ve ruhsal dünyalarındaki iğrençliklerden arındıran kahraman ustalar!
İnsanlığı
kurtardıklarıyla övünen en büyük kurtarıcı ve kahramanları yetiştiren bilge kurtarıcılar!
Toplumları
dönüştürdükleriyle övünenleri yetiştiren en büyük dönüştürücüler!
Size
selam olsun!
Peygamberlik
mesleğinin varislerine selam olsun!
Sizin
değerinizi anlatmaya kelimeler, kitaplar yetmez! Bütün denizlerin suyu mürekkep
olsa yine yetmez! Günümüz deyimiyle en büyük kapasiteli bilgisayarların word
sayfaları bile yetmez!
Ama
sizi anlatabilecek bir şey var! O da bıraktığınız eserleriniz olan
öğrencilerinizdir. Ülkelerin ve toplumların geleceğinde etkili olan
eserleriniz!
Benden
önceki üstatlarımın yolunu izlemeden cesaret alarak onların gittiği yoldan
giderek, birkaç söz söylemeye çalışacağım: Öğretmenlerin öğretmeni Hz. Muhammed
(s.a.v.), hicretten önce Hz. Mus'ab bin Umeyr'i (r.a.) Yesrib'e (Medine)
öğretmen olarak gönderirken, O'na şunu söyledi:
-Ya
Mus'ab, Yesrib'e gittiğinde oradaki azılılar sana aşırı derecede karşı
çıkacaklar! Ancak, sen onlara şunu de: "Beni, önce biraz dinleme lütfunda bulunur musunuz? Ben
size anlatayım, hoşunuza gitmezse; yine bildiğinizi yapın! Benim bu konuda size
herhangi bir zorlamam olamaz ki zaten! Sadece sakin olup birkaç dakikanızı bana
ayırın istiyorum. Bunun karşılığında da sizden başkaca bir şey
istemiyorum." Bu bir anlatma, bildirme (tebliğ) yöntemidir. Nazikçe ve
kibarca bir anlatım tarzı...
Peygamberimiz,
Hz. Ali'nin (r.a.) bilgi düzeyi konusunda şöyle buyurmuş: "Ben ilim
şehriyim, Ali de o şehrin kapısıdır.” Yani bendeki ilimler hep O'nun
aracılığıyla insanlara ulaşır, yayılır."
İşte
bu bilgi düzeyinde olan ilim şehri Hz. Ali (k.v) öğretmenler konusunda şu ünlü
sözünü söylüyor: "Bana bir harf öğretenin kölesi olurum." Bu şu demektir: "Altının kıymetini ancak
sarraf anlar." Sarraf olmayan altını madendir deyip diğer
madenlerle beraber eritip ilgisiz bir yerde kullanır. Çocukluktan itibaren
eğitimini Peygamberimiz’den (s.a.v.) almış olan Hz. Ali, (k.v) ailenin çocuğa
vereceği eğitim konusunda diyor ki: “Ciğerparelerinize yalnız kendi
terbiyenizi giydirmeye çalışmayınız. Unutmayınız ki onlar, sizin yaşamakta
olduğunuz zamandan başka bir zaman için yaratılmışlardır.”
Üstad
M. Akif ise:
"Muallimim diyen olmak
gerektir imanlı,
Edepli, sonra liyakatli,
sonra vicdanlı!
Bu dördü olmadan olmaz,
Vazife çünkü büyük;
"Donanma, ordu
ihtiyac-ı mübrimdir, (1)
O ihtiyâcı fakat öğreten muallimdir!"
Bizans'ın başşehri Konstantiniye kapılarından bütün
ihtişamıyla giren II. Mehmet'in önünde öğretmeni Akşemsettin
yürüyordu. Akşemsettin'in önde olması ve II. Mehmet'in çok genç olmasından
dolayı, herkes Akşemsettin'i padişah sanıyordu. Ona, demet demet çiçek
veriyorlardı. Akşemsettin, genç padişahı göstererek:
-Padişah Mehmet ben değilim, odur.
Sözüne karşılık; Padişah Mehmet de:
-Gidiniz, yine ona gidiniz. Padişah benim, ama beni
yetiştiren öğretmenimdir. Sunduğunuz çiçekleri en çok o hak ediyor!
Bu anlamlı olayı bir de şairin dilinden dinleyelim:
"Padişah değilim, verin çiçekleri beyaz atlıya,
Ona verin çiçekleri, gidelim Ayasofya'ya!
Odur padişah; yürütür saygısından beni önde,
Yürütür karada gemiyi, öğretmen yetiştirmşse."
Bu söz karşısında genç padişah mahcubiyet içerisinde
şu cevabı verir:
“Fatih
benim; amma,
Hocamdır
yetiştiren beni,
Verin
ona çiçekleri, geçin beni!
Öğretmenlerimizin
değerini bilirsek toplum olarak kalkınır, gelişir ve ilerleyip refaha kavuşuruz.
(1) Zorunludur.