23 Ağustos 2025

​Netanyahu Gazze'yi Alamayacak, Bu Savaşta da Yenilecek

Netanyahu aynı yalanı tekrarlıyor: “Gazze’yi tamamen işgal edeceğiz.” Aylar önce tüm Gazze Şeridi için böbürlenerek bu sözleri sarf eden Netanyahu, bugün geldiği noktada hedefini daraltıp yalnızca Gazze şehrini işgal etme planından bahsediyor. Bu, zafer değil, alenen bir geri adımdır. Üstelik bu geri adım hem İsrail ordusunun tükenmişliğini hem de Netanyahu’nun çaresizliğini tüm dünyaya ilan etmektedir.

Bu savaş başladığında İsrail kendisini bölgenin yenilmez gücü olarak pazarlıyordu. 21 ayı aşkın süredir süren kara savaşında tanklarını, zırhlı araçlarını, modern mühimmatını, hava üstünlüğünü Gazze’ye yığdılar. Ama sonuç? Kadınları, çocukları, yaşlıları, sivilleri katletmek dışında hiçbir ilerleme kaydedemediler. Hastaneleri bombaladılar, ekmek kuyruğundaki insanları vurup geçtiler, suyu ve elektriği kestiler, çocukları açlıktan öldürdüler. Buna rağmen kazanamadılar. İsrail ordusunun beklenenden çok daha zayıf olduğu artık gizlenemez hale geldi.

Yedek asker çağrıları neredeyse tamamen boşa düşmüş durumda. Ordunun moral seviyesi yerle bir. Tank ve zırhlı araç kayıpları artık İsrail medyasında bile örtbas edilemiyor. Orduda psikolojik çöküş adeta bulaşıcı bir salgın gibi yayılıyor. İsrail kamuoyunun önünde saklanamayacak kadar büyük bir utanç var. Kendi generalleri bile açıkça “Bu savaş kazanılamaz” diyor. Mossad’da görev yapmış eski komutanlar, eski Genelkurmay Başkanları ve askeri istihbarat şefleri, yayınladıkları rapor ve bildirilerde “Gazze’nin tamamını bırakın, sadece Gazze şehrini işgal girişimi bile başarısız olacaktır” diye ilan ediyor.

Bu açıklamalar diplomatik bir nezaketle ifade edilmiş olsa da aslında askeri literatürde tek bir anlama geliyor: Kesin yenilgi. Mevcut Genelkurmay Başkanı bile, “Gazze’nin tamamen işgali” fikrinin ordunun kaldıramayacağı bir risk olduğunu söylüyor. Bu risk, birkaç tankın veya onlarca askerin kaybı değil; ordunun topyekûn çökmesi, askerden kitlesel kaçış ve savaşın tam anlamıyla bozguna dönüşmesidir.

Netanyahu bunu bilmiyor mu? Elbette biliyor. Ama bilmesine rağmen bu savaşı bitirmeye değil, uzatmaya çalışıyor. Çünkü iktidarını ayakta tutmanın tek yolu bu. Her başarısızlıktan sonra yeni bir “parlak plan” ortaya atıyor. Radikal Yahudi ortaklarının desteğini kaybetmemek, yolsuzluk davalarından kaçmak, siyasi koltuğunu korumak için bu soykırıma devam ediyor. Ama her yeni plan onu biraz daha bataklığa sürüklüyor.

Artık sadece Gazze halkı değil, İsrail’in kendi içinden de sesler yükseliyor. Ordunun, istihbaratın, eski komutanların itirazları giderek büyüyor. İsrail içinde Netanyahu’nun politikalarının ülkeyi felakete sürüklediğini gören bir kesim var ve bu kesim artık sesini yükseltmekten çekinmiyor. Çünkü herkes biliyor: Bu savaşın sonunda Netanyahu yargılanacak, görevden düşecek ve tarihin en aşağılık liderleri arasında anılacak.

Uluslararası cephede de Netanyahu’nun çılgınlığına karşı güçlü bir cephe oluşmuş durumda. Avrupa’dan silah sevkiyatlarını durdurma çağrıları geliyor. Yaptırım tehditleri masada. ABD dahil kadim müttefiklerinin sabrı tükeniyor. Netanyahu’nun planı sadece Gazze’de değil, diplomatik alanda da çöküyor. Artık dünya, İsrail’in “terörle mücadele” yalanını satın almıyor; bunun düpedüz bir soykırım olduğunu görüyor.

Ve bütün bu vahşetin ortasında Gazze… 300 günden fazla süredir bombalanan, yakılan, yıkılan bir şehir; ama hâlâ dimdik ayakta. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, tüm halk tek bir şey söylüyor: “Boyun eğmeyeceğiz.” İsrail ordusu, bu iradeyi kırmak için elinden gelen tüm zulmü yaptı. Ama tanklar, uçaklar, fosfor bombaları bile bir halkın özgürlük iradesini yok edemedi.

Netanyahu bu savaşta defalarca yenildi. Her yeni hamlesi, onun sonunu hızlandırıyor. Gazze’yi işgal edemeyecek, direnişi kıramayacak. İsrail ordusu, sivilleri katlederek kazanacağını sandı ama karşısında yıkılmaz bir duvar buldu: Direnen bir halk. Bu halk, bu savaşın sonunda ayakta kalacak. Netanyahu ise tarihin çöplüğünde, başarısız bir savaş suçlusu olarak anılacak.

Bugün Gazze’nin sokaklarında yankılanan her çocuk sesi, Netanyahu’nun politikalarının mezar taşına kazınacak cümledir: “Biz buradayız, hâlâ yaşıyoruz.”