'Kürt'
Ne olduysa bu yüzyılda oldu. Fıtratı inkar eden, yok saydı seni önce:
“Bizdensin de farkında değilsin. Dağda ‘kart kurt’ ses
çıkaransın sadece. Her şeyi bizden
öğrendin, zaten yabandın(!) Dilin bile yok, dilin olsa alfaben olurdu.”
…
Cehaletten öte bir inkardı bu. Bağdat sarayında,
Nizamülmülk’ün otağında, Ahmed Hani’nin Mevlid’iyle Mem-u Zin’i okuyunca, ‘Bu
ne yüksek şaheser, dili de enfes!’ demeye başladı.
Yutkunarak ‘Varsın!’ dedi, arsızca. Lutfetti(!)
magazin basın.
Ne yokluğun üzdü seni, ne varlığın şımarttı. Üst
perdeden konuştu sonra, kavmini üstün tutan şoven ağızlı:
“Sana haklarını vermeyen mi var? Olamıyor musun işçi,
memur, bürokrat? Kim kısıtlıyor seni?” vecizesi(!) bile,
‘Senin özgürlüğün benim tekelimde. İstersem artırır,
istersem çeker alırım! İyisi mi daha fazla canımı sıkma’yla eşanlamlıydı.
…………
Vardın hep, Adem’le yazıldı adın.
İnsanlık harcının bir tuğlası da sendin. Sen de
tanıştın; haramla, helalle. Vahiy, seni de muhatap kıldı. Lisanın şekillendi
çok geçmeden. Elinle ve dilinle yaptıklarından sorumlu kılındın.
Hak / batıl imtihanında safını belirledin. ‘Her kavme
gönderilen’ Elçiler, senin şehrinde doğdu. "Put kıran İbrahim" sendendi.
Zalim de içinden çıktı. Azer oldu, oğlunu gammazlayan.
Nemrut oldu, ilahlık taslayıp da bir sineğe mağlup olan.
Kucak açtın, Hira’dan gelen habere. Ömer’in Orduları
adalet getirdi Diyarbakır’a, Batman’a. Zerdüşt belasından, Sasani çilesinden,
Mecusi ateşinden kurtardın coğrafyanı.
Eyüp Ensari, Istanbul’a yürürken sendin ön safta.
Sendin, Battal’ın rıbatında Malatya’da.
Alparslan’n ordusuna on bin er verdi, Mervani Kürt İslam Lideri Molla
Yahya. Bitlisli İdris ise, Doğu’nun çimentosu, Batı’nın amansız korkusuydu.
İçin içine sığmadı, yürüdün Kudüs’e. Bir tebessüm
yayıldı, Selahaddin’in yüzüne. Aslan Yürekli(!) Richard, hayran kaldı
düşmanına.
Devletin aslıydın, yaması değil. Irk değildi esas
olan, hedefe yürüyen alperen’di.
Ektin biçtin toprağını. Şükrettin Yaradan’a. Şehitlik
bir anlamdı, içi doldurulan. Şühedaya karışan, bilirdi amacını.
Taşnak’a vurulan bir tokattı, Hamidiye. Karşılıksız
bir sevdaydı, Payitaht’a bağlılığın. Osman, ortak adındı. Osmanlı, kara sevdan.
Çanakkale’de mezar taşları… Hakkari, Van, Bingöl,
Şırnak…
‘Değmesin
mabedimin göğsüne namahrem eli / Ebedi yurdumun üstünde benim, inlemeli!”
………………
Lozan’da Musul ile Kerkük’ü veren irade(!) kabahati
sana attı. Fakat, yalancının mumu söndü, yatsıya kalmadan. Mızrak, çuvala
sığmazdı. On İki Ada, Venizelos’a armağandı.
Yeni konsept, kana doymadı. Seni sana bırakmadı.
Taşeron katillerdi, musallat olan. Kompradordu, yüz bin kez cana kıyan.
BOP’un Tanzimatçısı, seni ‘yakın tehdit’ algıladı.
Yaradan’ın İpi’ne sıkı sıkı sarılmışken sen, fitne soktu arana:
“Ya kendini yok say yeryüzünde, ya da önderler bulalım
sana marksistinden, ateistinden.
Yakın dostun da hazır, komşun Telaviv’den(!) Toprak
ağaları bir yandan ezsin seni; bir yandan sokalım arana, okumuş
entellektüeli(!)
Bırak Şafi ilmihalini, oku Kapital’i. Çağdaş ol biraz canım,
sıyır başındakini.
Öğrenme elif be’yi. Kopsun bağın mazinle, yürü git Lenin’in izinde(!)”
………………
Bugün seni tartışıyor, Teksaslı Süvari. Özgürlük
diyor, demokrasi diyor. Hem vuruyor kıymadan, hem de “Hani merminin parası(!)”
diyor.
Hakemmiş Coni, kaynağını tüketen. Halepçe’yi mahvedeni
kov kalbinden; ötenden, berinden.
Çık yolculuğa. Tillo’ya git mesela. Bin yıllık
rasathanede pusulanı ayarla. Yüzün aydın olsun. Gir meclisine, Cezeri’nin.
………………
Sinsi sinsi yaklaşan ‘kökü dışarıda’ siyasiye hesap
sor, çöz niyetini:
“Senin derdin Kürt’ü Türk’ten ayırmaksa boşuna.
Ayrılmaz, kıblesi bir olan. Biz büyümek isterken, Mohaç’ta yarım kalanı
tamamlamak istersen, senin bize sunduğun (!) küçülmek!
Küçüleceksen, git Enternasyonal’e. Bir fetret
döneminden sonra, kanmayız asla
sana! Ne adımızı kullan, ne rant çıkar acımızdan!
Hem bu coğrafyada siyaset yapıyor, hem de peşkeş
çekiyorsunuz değerlerimizi.
Hiç de bize benzemiyorsunuz. Kürt analarının ahlakı,
silinip gitmiş sizden! Ezana ayarlı değil, saatiniz! Randevunuz ‘derinler’le!
Çözüm mü?
Çözüm Yüce Vahiy’de:
“Biz, sizi tanışasınız diye kavimler halinde
yarattık!” “Dağılmayın, parçalanmayın!”
“Onlar inkar
edenlere karşı oldukça zorlu, kendi aralarında merhametli!”
İşte yol haritamız: Anadolu tutkumuz;
inancımız, gururumuz!
"Hepiniz
Âdem'densiniz, Âdem de topraktandır.
Ve gürle:
Ne Mutlu
Müslümanım Diyene!
"Yê ku dibêje
ez misilman im çiqas kêfxweş e!"