İsrail'in Söylem Mühendisliği ve Global Language Dictionary
Savaşın biçimi değişiyor. Artık sadece tanklarla,
füzelerle, hava saldırılarıyla değil; kelimelerle, kavramlarla ve anlatılarla
da cepheler kuruluyor. Hakikat, bu yeni savaş biçiminin ilk kaybı oluyor.
Filistin meselesi, bu savaşın en çarpıcı örneklerinden biri. İsrail’in askeri
operasyonları kadar, bu operasyonları meşrulaştırmak için geliştirdiği söylem
stratejileri de tartışmasız bir şekilde sistematik bir mühendislik
faaliyetidir.
Bu gerçeklik, Global Language Dictionary (GLD)
adlı 117 sayfalık belge ile daha da somut hale geliyor. 2009 yılında The
Israel Project tarafından hazırlanan bu belge, İsrail’in dünyaya yönelik
propaganda stratejilerini bilimsel bir titizlikle ortaya koyuyor. Söz konusu
belge siyasi liderlerden medya temsilcilerine, sivil toplumdan lobi gruplarına
kadar birçok alanda görev yapan isimlerin hangi kavramları kullanması
gerektiğini, hangilerinden uzak durması gerektiğini ve hangi toplumsal gruplara
nasıl seslenmesi gerektiğini detaylandırıyor.
Belgede yer alan 25 ana söylem kuralı, yalnızca
taktiksel değil, aynı zamanda ideolojik yönlendirmeler içeriyor. Örneğin
“barış” kavramının her durumda öne çıkarılması, ancak “ateşkes” gibi karşılıklı
bir çözüm çağrıştıran kelimelerden kaçınılması öneriliyor. Aynı şekilde,
Hamas’ın mutlak kötülükle özdeşleştirilmesi sağlanırken, Filistinlilerin
edilgen bir halk olarak sunulması isteniyor. İsrail’in askeri hamlelerinin ise
“güvenlik” ve “özsavunma” çerçevesinde tanımlanması tavsiye ediliyor. Böylece
bir sömürgeci pratik, söylemsel düzeyde meşrulaştırılıyor.
GLD belgesi, yalnızca söylem kurmuyor; algıyı
yöneten bir stratejiye dönüşüyor. ABD’nin farklı sosyal tabakalarına yönelik
konuşma biçimleri, üniversite kampüslerindeki söylem biçimleri, medya
karşısındaki duruş tavsiyeleri ve Birleşmiş Milletler'in nasıl
itibarsızlaştırılacağı gibi başlıklar altında adeta bir dil haritası çiziliyor.
Belgede ayrıca Yahudi olmayan sol çevrelere hangi çerçevede hitap edilmesi
gerektiği, uluslararası hukukun nasıl sulandırılacağı ve apartheid
suçlamalarının nasıl savuşturulacağı gibi maddeler de yer alıyor.
Bu belgeye ilişkin yapılan çözümleme çalışması,
Yahudi Araştırmaları Merkezi iş birliğiyle hazırlanmış ve Afrika Çalışmaları
Merkezi tarafından yayımlanmıştır. Analiz, yalnızca belgeyi açıklamakla
kalmıyor, aynı zamanda modern çağda söylemin nasıl bir bastırma aracına
dönüştüğünü, hakikatin nasıl yeniden şekillendirildiğini de gözler önüne
seriyor.
Global Language Dictionary’nin kendisi, artık
sadece bir iletişim kılavuzu değil; küresel ölçekte sürdürülen bir propaganda
savaşının askeri dokümanı niteliğindedir. “Barış”ın bir silaha, “özgürlük”ün
bir perdeye, “güvenlik”in ise saldırının gerekçesine dönüştüğü bu düzlemde,
hakikati korumak neredeyse imkânsız hale gelmiştir.
Bu çalışmanın önemi yalnızca içeriğinde değil,
ulaşmak istediği hedefte de yatmaktadır. Zira analiz, Türkçenin yanı sıra
İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Farsça, Çince, İspanyolca, Hinduca ve
Habeşçe gibi dillerde de yayımlanarak uluslararası kamuoyuna sunulmuştur. Bu
çokdilli yayın politikası, sadece İsrail’in söylem stratejisini değil, bu
stratejinin küresel çapta nasıl işlediğini de ifşa etmeyi hedeflemektedir.
Mustafa Uzun’un, Yahudi Araştırmaları Merkezi katkısıyla hazırladığı ve Afrika
Çalışmaları Merkezi bünyesinde yayımlanan analiz makalesi, bu belgeyi çok
boyutlu biçimde ele alarak İsrail’in küresel propaganda sistematiğini deşifre
ediyor. Söz konusu makaleye şu adresten ulaşılabilir: https://afrikacalismalarimerkezi.com/yahudiarastirmalarimerkezi/index.php/2025/05/07/hakikatin-infazi-israilin-global-language-dictionary-uzerinden-algi-muhendisligi/
Kelimelerle yürütülen bu savaşta, hakikatin
diliyle karşı durmak hayati bir sorumluluktur. İsrail’in ürettiği dil
mühimmatı, artık sadece eleştirilmemeli; belgelenmeli, teşhir edilmeli ve ifşa
edilmelidir. Çünkü savaş yalnızca sahada değil, aynı zamanda zihinlerde
kazanılmaktadır. Ve zihinlerin işgaline karşı ilk savunma hattı, belgelenmiş
hakikatlerdir.