Gazze İsrail'in Vietnam'ı Olacak Direnişin 700. Günü
Gazze’de
7 Ekim 2023 sonrası başlayan çatışmalar bugün 700. gününe girdi. Bu süreç
sadece bölgesel bir çatışma değil aynı zamanda küresel dengeleri sarsan ve
modern savaş stratejilerini yeniden tartışmaya açan bir örnek haline geldi. Gazze
direnişi askeri literatürde “uzatılmış asimetrik savaş” olarak tanımlanabilecek
bir olguya dönüştür Bu bağlamda, Gazze’nin “İsrail’in Vietnamı” olacağına dair
söylem yalnızca bir metafor değil, verilerle desteklenmiş yapısal bir
tespittir.
Asimetrik
Yıpratma Stratejisi
İsrail
ordusunun 700 gün boyunca yaşadığı kayıplar resmî istatistiklerin ötesinde bir
“örtülü çöküş” tablosu ortaya koymaktadır. Tel Aviv yönetimi çok az sayıda
asker kaybını itiraf ederken sahadaki gerçeklik bu rakamların en az on katı
olduğunu göstermektedir. Tünel savaşları, pusu taktikleri ve gerilla
hücrelerinin nokta atışları sonucunda ölü sayısının 5.000’e, yaralıların ise
20.000’e ulaştığı iddia edilmektedir. Bu, modern orduların dayanıklılık eşiğini
aşan bir düzeydir.
Savaş
psikolojisi literatüründe “operasyonel felç” (operational paralysis) olarak
anılan bu durum İsrail ordusunu yalnızca sahada değil, aynı zamanda toplumun
kolektif bilincinde de yenilgiye sürüklemektedir. Öyle ki, cepheden dönen her
tabur, artık bir askerî birlikten ziyade moral gücü tükenmiş bir “travma
topluluğu”nu andırmaktadır. İsrail’in kayıplarını saklama çabası Vietnam’da
ABD’nin “body count manipülasyonu”na benzer biçimde tarihe geçmekte, ancak
gerçeği örtememektedir: İsrail, en güçlü ordularından birini kayıplarla eriten,
görünmez bir düşman karşısında kan kaybetmektedir. Askerî literatürde bu tür
“gizlenmiş kayıp verisi” (underreported casualty data), Vietnam ve Afganistan
örneklerinde de görülen klasik bir psikolojik savaş unsurudur.
İsrail
istihbaratının aksine, Gazze direnişinin tüneller aracılığıyla cephane ve füze
stoklarını muhafaza ettiği, 2025 başında dahi günlük ortalama 15–20 roket atışı
gerçekleştirdiği kaydedilmektedir. Bu, “rejeneratif savaş kapasitesi”
kavramıyla açıklanabilir.
Ekonomik
ve Jeopolitik Boyut
2024
sonu itibarıyla İsrail ekonomisi %5,2 küçülmüş, teknoloji sektöründe sermaye
çıkışı 12 milyar dolara ulaşmıştır. Turizm gelirlerinde %70 düşüş, doğrudan
yabancı yatırımlarda %40 azalma kaydedilmiştir. Bu, “savaş kaynaklı ekonomik
erozyon” örneğidir. İsrail’in savaşın ilk 18 ayında harcadığı bütçe 70 milyar
doları aşmıştır. Bu rakam, Vietnam Savaşı’nda ABD’nin 1965–1967 dönemindeki
harcamalarıyla kıyaslanabilir orana ulaşmıştır (GSYİH’nin %12’sine yakın).
Öte
yandan BM Genel Kurulu’nda 2024 sonunda İsrail’e karşı 152 ülkenin oy
kullanması, “uluslararası delegitimasyon” sürecinin göstergesidir. Bu, Güney
Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’na yaptığı başvuruyla birleştiğinde,
“hukukî yıpratma savaşı” (lawfare) stratejisini açığa çıkarmaktadır.
2025
itibarıyla 800.000 İsraillinin yurtdışına göç ettiği, 300.000 yedek askerin
seferberlik sonrası psikolojik sorunlarla karşılaştığı belgelenmiştir. Bu,
literatürde (travma sonrası kitlesel göç) olarak tanımlanabilir. Gazze’de ise
durum çok farklıdır. 60.000’den fazla sivil şehit olmasına rağmen, direnişe
olan toplumsal destek oranı %80’in üzerindedir. Bu, Clausewitz’in “moral güç”
(moral power) kavramının modern bir yansımasıdır.
Tarihsel
Analojiler
ABD’nin
Vietnam’daki en temel kaybı askerî değil, siyasal meşruiyet kaybıydı. Gazze’de
de benzer bir “ulusal güvenlik krizi” yaşanmaktadır. Vietnam’da Vietkong’un
kırsalda uyguladığı gerilla taktikleri, bugün Gazze’de tünel savaşıyla
eşleşmektedir. İsrail’in teknolojik üstünlüğü, düşük maliyetli ve yüksek
adaptasyon kabiliyetine sahip direniş hücreleri karşısında etkisizleşmektedir. ABD’nin
Vietnam’daki kayıplarının televizyon ekranlarına yansıması, bugün Gazze’de
sosyal medya aracılığıyla gerçek zamanlı bir “küresel vicdan mobilizasyonu”na
neden olmaktadır.
Gazze
direnişi 700. gününde klasik bir savaşın ötesinde çok boyutlu bir yıpratma
modeline dönüşmüştür. Askerî, ekonomik, sosyal ve jeopolitik veriler, İsrail’in
bu savaşı zaferle sonuçlandıramayacağını ortaya koymaktadır. Vietnam benzetmesi
yalnızca bir retorik değil, tarihsel karşılaştırmalı siyaset bilimi ve savaş
sosyolojisi açısından analitik bir gerçeğe işaret etmektedir.