29 Nisan 2025

Avrupa saraylarında bir Osmanlı casusu- Sicilyalı Mehmed Ağa (26)

Sicilyalı Mehmed Ağa'nın 45 yıl boyunca başta Fransa sarayı olmak üzere Avrupa'nın değişik saraylarında hafiyelik faaliyetleri yaptığından daha önceden bahsetmiş ve yazdığı mektupların ölümünden çok sonra Fransa'da yaşadığı evin yıkılması esnasında döşeme altlarından ve duvar içlerinden tomarlar halinde çıkınca bulunan bu belgelerin de Fransızlar tarafından tercüme ettirilmesiyle kitap haline geldiğine değinmiştik. Mektuplarda yer yer olan anlam kaymaları Mehmed Ağa tarafından kaleme alınan eski Türkçe metinlerin önce Fransızcaya oradan da İngilizceye çevrildikten sonra bizim tarafımızdan tekrardan günümüz Türkçesine çevrilmesinde oluşan hatalardan kaynaklanmaktadır. Bu mektuplardan örnekler sunmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Kırk dördüncü mektup-İkinci kısım

Flandre, İspanyollar için bir kayıp olacak olan aşağı ülkelerle birlikte bir cumhuriyet kurmalı ve bu cumhuriyete bazı komşu devletler de eklenmelidir.

 Franche Bölgesi, Alsas, Tirol ve Trante, her on beş yılda bir, boynuna altın bir tasma takılmış ve altın bir zincire bağlanmış bir av köpeğinin bu cumhuriyet tarafından Almanya imparatoruna sunulması şartıyla, İsviçrelilerin oluşturduğu devlete eklenmelidir.

 Bu imparator, ailesini yüceltmekten vazgeçmeli ve sadece boş tımarları elden çıkarmalı, bu tımarları da kendi akrabalarından hiçbirine vermemelidir ve imparatorlukta, aynı ırktan iki prensin birbiri ardına imparatorluk tacına sahip olamayacağına dair bir yasaya dokunulmaz bir şekilde uyulmalıdır.Milano Dukalığı diğerine eklenmelidir. Lombardiya Kralı unvanıyla birlikte Savoy Dükü'ne ait eyaletler.

 Macaristan Krallığı, Erdel, Eflâk ve Boğdan prenslikleriyle birlikte genişletilmelidir: Seçici olacak kral, papanın, Almanya imparatorunun, Fransa, İngiltere, İspanya, İsveç, Polonya ve Danimarka krallarının onayıyla seçilmeli ve Bohemya da aynı yasalara tabi olmalıdır. Fransa, İngiltere, İspanya, Polonya, İsveç ve Danimarka kendi hükümet şeklini değiştirmemeli, bu krallıklar genel işlerde papanın başkanı olacağı Dünya Cumhuriyetine tabi olmalıdır.

Böylece Henri, yukarıda adı geçen prensler ve devletler arasında çıkabilecek bütün anlaşmazlıkları karara bağlamak üzere bütün Hıristiyan âleminin Hakemi olacak ve bu on beş hükümdarlık arasında bulunabilecek, ilim ve silah bakımından en ünlü on beş kişi arasından seçilecekti; bunların yanı sıra, bütün krallıklarda ve cumhuriyetlerde, onları yönetenler arasında çıkabilecek bütün anlaşmazlıklar için altmış kişiden oluşan büyük bir meclis kurulacaktı; bu büyük meclisin ikametgâhı payitaht Roma'da olacaktı. Her devlet Türklere karşı savaşmak için belli sayıda asker ve para sağlamakla yükümlü olacaktı; Lehistan ve İsveç'in işi de Moskoflara ve Tatarlara karşı birlikte savaşmak olacaktı. Daha sonra, Asya'nın fethi için ortak rıza ile biri denizde, ikisi karada olmak üzere üç general seçilecekti; üç yüz bin piyade, yüz elli bin at ve dört yüz parça topla donatılacaktı; deniz ordusu yüz elli gemi ve yüz kalyondan oluşacaktı; bunun için yüz milyon altınlık bir fon oluşturulacaktı.

 Bu hazine papanın emrine verilecekti; Malta Adası denize ait her şeyin deposu, Messina Limanı gemilerin cephaneliği, Metz şehri de kara kuvvetlerinin başlıca mahzenlerinden biri olacaktı. Bütün Hıristiyan prensler olağan masraflarını azaltmak ve bu büyük tasarrufa yetenekleri ölçüsünde katkıda bulunmak zorunda olacaklardı.

 İstanbul'da, Osmanlı Devleti'nin hareketlerini gözlemlemek üzere, Şark dillerini çok iyi bilen, Yunanlı alışkanlığına sahip birkaç casus bulundurulacaktı: Ve bunların yanı sıra, belirli bir zamanda ve işaretle sarayı, cephaneliği ve şehrin diğer bazı mahallelerini ateşe verecek olan kırk kararlı adam.

 Ölümünden sonra bu kahramanın dolabında kendi eliyle yazılmış bir hatıra bulundu; bu hatırada, böylesine büyük bir olayın görüşülmesi için Hıristiyan âleminin çeşitli yerlerine on iki elçi gönderdiği, bu durumdan papanın, Venedik hükümetinin ve Savoy dükünün çoktan haberdar olduğu yazılıydı.

 Bu arada, kralın kırk bin piyade ve sekiz bin atlıdan oluşan bir ordusu vardı ve tasarladığı işi uygulamaya başlamak üzere Flandre sınırlarına gitme niyetindeydi; kendi payına, Hıristiyanlığı bu barbarların zulmünden kurtarmak gibi bir şereften başka bir iddiası olmadığını söylüyordu.

Söylendiğine göre, on yıl boyunca amacına ulaşmanın yollarını aradı; Roma'daki kardinallere ve Almanya'daki bazı memurlara büyük aylıklar bağladı; Fransa'da, daha önce sözünü ettiğim birliklerin yanı sıra, kendisine öylesine bağlı dört bin adamı vardı ki, en küçük bir emirle ata binmeye hazırdılar.

 Bastil'de zaten on beş milyonu vardı ve hazinenin müfettişliğini elinde tutan kişi, düzenli gelirlere dokunmadan, üç yıldan daha kısa bir süre içinde buna kırk milyon daha ekleyeceğine söz verdi.

Sultan'ın mülklerini nasıl paylaştıracağı konusunda hiçbir bilgim yok. Ama Henri, böylesine büyük bir işe başlamak üzere Paris'ten ayrılmaya hazırlanırken bir suikasta kurban gitti; arabasının içinde, en sadık saray adamlarının kolları arasında öldürüldü: Ve onu dünyadan uzaklaştıran öldürücü felaket, gerçek inananların imparatorluğunu teslim etti; bu imparatorluğun tahtı o kadar yüksektir ki, birinci göğe kadar uzanır, oradan kâfirleri korkutur ve iyi Müslümanları Hıristiyanların hakaretlerinden korur.

Sözünü ettiğim bu yaşlı adamlardan biri, kralın ölümünden birkaç gün önce şu sözleri söylediğini duyduğunu bana temin etti: Bu şehirden asla çıkmayacağım; beni neyin alıkoyduğunu bilmiyorum, düşündüğüm şeyi asla gerçekleştiremeyeceğim, İstanbul'un yıkılışını asla göremeyeceğim; çünkü müneccimler bana bir arabanın içinde öldürüleceğimi söylediler. O zaman hep yayan gitmeli ve Paris'ten hiç ayrılmamalıyım.

 Fransızlar tarafından çok sevilen bu adamın sonu böyle oldu. Gerçekten de büyük bir cesarete ve büyük bir nüfuza sahipti ve Osmanlı Devleti'nin yıkılmasını dünyadaki en zor şeylerden biri olarak gördüğü için çok daha büyüktü. Ve gerçekten de ne Muhammed Aleyhisselam’a ne de onun haleflerine bu onuru veren başka hiçbir hükümdara rastlanmamıştır. Fakat yine de kendi kuvvetlerini Türk İmparatorluğu'nu istila etmek ve yıkmak için yeterli bulmadığından, imkânsız gibi görünen bir şeyi mümkün kılmak için sihirli bir fikir icat etti.

Tam da yazdığım anda, mahvolduğuma dair kesin haberler aldım. Eğer bu kez Paris'te görevden alınmazsam, belki de her zamankinden daha bahtiyar olacağım ve merhameti azametine eşit olan ve yeryüzündeki tüm güçlerin üzerinde olan büyük padişahımıza daha başarılı ve eksiksiz bir şekilde hizmet edeceğim. Kardinal Richlieu kendisine gelmemi istedi; bu nedenle, belki de son yazım olacak olan bu mektubu aceleyle bitiriyorum, çünkü keşfedilmekten çok korkuyorum. Eğer korkum boşa çıkarsa, sana başka bir mektupta Henri'nin hayatındaki en önemli olayları anlatacağım. Bu arada, şehadet şerbetini içmeye kararlıyım ve buna niyetliyim. Eğer ölürsem, sevgili Eğri, öteki dünyada birbirimizi göreceğiz; eğer doğru ise, orada gözlerimiz olacak ve burada geçmişte olanları hatırlayacağız. Mehmed için yüce Allah'a dua et ve sağlığına dikkat et.

 

Paris, 1639 yılının ilk ayının 25'i.