11 Temmuz 2025

Avrupa saraylarında bir Osmanlı casusu- Sicilyalı Mehmed Ağa (32)

 

 

Sicilyalı Mehmed Ağa'nın 45 yıl boyunca başta Fransa sarayı olmak üzere Avrupa'nın değişik saraylarında hafiyelik faaliyetleri yaptığından daha önceden bahsetmiş ve yazdığı mektupların ölümünden çok sonra Fransa'da yaşadığı evin yıkılması esnasında döşeme altlarından ve duvar içlerinden tomarlar halinde çıkınca bulunan bu belgelerin de Fransızlar tarafından tercüme ettirilmesiyle kitap haline geldiğine değinmiştik. Mektuplarda yer yer olan anlam kaymaları Mehmed Ağa tarafından kaleme alınan eski Türkçe metinlerin önce Fransızcaya oradan da İngilizceye çevrildikten sonra bizim tarafımızdan tekrardan günümüz Türkçesine çevrilmesinde oluşan hatalardan kaynaklanmaktadır. Bu mektuplardan örnekler sunmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Elli dördüncü mektup- İkinci kısım

Böylece, zamanın yıktığı harabeleri onarmış olacaksın ve sivil yönetimde, savaşta ve iyi edebiyatta bu kadar çok mükemmel insanın heykellerini dikerek, Romalıların ilk İmparatorunun yaptığı gibi, dünya çapında sonsuz sayıda insan yetiştireceksin. Plutark'tan bu yana hem sulhta hem de harpte faziletleri göze çarpan birçok büyük kumandanın, kralın ve büyük nazırların icraatlarını yazan pek çok yazar olduğunu söylemek boşuna değildir. Bu yazarlardan pek azının Plutark'ın mükemmel usulüne uyduğunu söylersem, umarım haksızlık etmiş olmam; çünkü ya büyük derecede özlü oldukları için anlaşılmaz görünürler ya da gerçekleri saptıran ve dünyaya muhteşem anlatımlar kabul ettiren meraklı ya da ihtiraslı kalemler tarafından yazılan genel tarihlerde gerçekler genellikle birbirine karıştırılır. Bunun bir kanıtı olarak, Fransa Kralı Birinci Fransuva'nın ve İmparator Beşinci Şarl'ın yaşamlarında anlatılan bazı olayları incelerseniz, Şarl'ın bir aziz olarak öldüğünü ve ölümünden kısa bir süre sonra odasında çok güzel kokular veren çiçeklerin açtığını söyleyenler olduğunu görürsünüz: Diğerleri ise, bu kahramanın Lutherci mezhebi benimsemiş olan papazının yardımıyla bir sapkın olarak öldüğünü söylerler. Birinci Fransuva hakkında kaç tane hikâye var? Bu İmparator ile bir düello yaptığı ve bu prensin Fransa'dan geçerken, kralın cömertlik saikiyle (her türlü emsalin ötesinde) ona krallığını teklif ettiği söylenmedi mi? Şarl'ın bir gün Fransuva'nın tahtına oturduğu ve bir caniyi mahkûm ettiği, sonra da otoritesinin bir işareti olarak onu affettiği söylenmedi mi? Ve dahası, Fransuva'nın Şarl'ı bir savaş gemisine bindirdiği söylenmedi mi? Andreas Doria ve Barbaros, biri Hıristiyan, diğeri Müslüman olan iki ünlü deniz kaptanı ve her ikisi de V. Şarl ve Süleyman gibi iki kudretli imparatorun baş amiralleri hakkında ne kadar çok uydurma rivayet vardır? Adalar'da bulunan Barbaros'un keşiş kılığında Doria'yı ziyaret ettiği kesin olarak teyit edilmedi mi? Bu görüşmenin yapıldığı adada, biri İncil, diğeri Kur'an üzerine yemin ederek, denizdeki görevlerinin kendilerine sağladığı gücü korumak için birbirlerine yardım edeceklerine ve kendilerini hükümdarları için daha gerekli kılmak amacıyla, birbirlerini mahvetmemek için her zaman kesin bir savaştan kaçınacaklarına dair yemin etmişler midir? Dahası, her ikisi de bu antlaşmayı kendi kanlarıyla mı imzalamışlardı? Bu masala, Türk Kaptan-ı Derya'nın Doria'ya, Osmanlı ordusundan bir kaçakmış gibi davranan ve kulağına paha biçilmez değerde iki inci takan bir Mağribi gönderdiği ve karşılığında Doria'nın Barbaros'a, İtalya kıyılarından herhangi birini istila etmek istediğinde onu engellemeyeceğine dair güvence verdiği de eklenmemiş midir?

Senin hayırlı idaren altında, büyük şahsiyetlerin hayatlarının, onları yozlaştıran sahte ilişkilerden arındırılmasının ve böyle bir unvana sahip olan mükemmel Plutark'ın kitaplarına düzenli bir şekilde eklenmesinin zamanı geldi:

İşte imparator Trajan'dan adaletli Louis'e kadar dünyanın her yerinde silah, ilim ve devlet işlerinde üstün başarı göstermiş ve kilisede ilk sıralarda yer almış ünlü kişilerin hayatlarının geri kalanı ve bu tarihler, İspanyol, Fransız, İtalyan ve Almanlardan oluşan Avrupa'nın en bilgili kişilerinden oluşan bir kurul tarafından, kardinal Richlieu'nun himayesinde toplanmıştır. Her milletten üç kişinin bu işe katılmasını ve Fransa'nın başlıca şehri olan Paris'te ikamet etmelerini istiyorum. Ve ben, İspanyolları, İtalyanları, Almanları ve Fransızları, en parlak uluslar olarak ve dünyayı en yetenekli adamlarla donatmış olanlar olarak öneriyorum. Şimdi, her ulusun kendine özgü bir konuşma ve davranış biçimi olduğuna göre, bu üslup daha hoş olacak ve her mimarın yeteneğini göstermek için daha geniş bir alanı olacaktır. Bu eserleri okuyanlar, Fransız üslubunun yumuşaklığında, İspanyol belagatinin çok sert ağırlığını yumuşatacak bir şey bulacaklardır. Almanların her zaman bir çeşit kurulukla birlikte gelen samimiyeti, İtalyan yazarların çiçekleri ve iyi duygusuyla kabalıktan uzak bir şekilde ortaya çıkacaktır. Ve tüm Dünya bu muhteşem tasarıyla ilgileneceğinden, tüm bu devletlerin en bilgelerinin önerecekleri konuların seçiminde özen göstereceklerinden şüphe etmemeliyiz. Ve eğer dünyanın en iyi adamlarına sahip olmak istiyorsanız, Plutark'ı yetiştirmenin sırrını bilmeniz gerekmez. Cömertliğinizin işaretlerini vermekten bıkmayın; çünkü Titus Livy'ye sahip olmak istiyorsanız, siz de Maecenas olun. Bu durumda, onları çeşitli milletlerden ayırmanın ve bu işleri paylaştırmanın ne şekilde gerekli olduğunu söylemek bana düşmez: Siz adil ve sağduyulusunuz, bu yüzden bu İş başladığında, sonu başlangıcına uygun bir başarıya ulaşacaktır. Ölümsüzlüğünüzü daha görkemli kılmak için az da olsa katkıda bulunacağınızı aklınızdan çıkarmayın; yeminli düşmanlarınız olan Türkleri hatırlarsanız, Osmanlı İmparatorları, paşaları ve vezirleri arasında yeni Plutark'ı zenginleştirecek paralar bulabileceğinize ikna olursunuz. İşin büyüklüğü cesaretinizi kırmasın; ne kadar büyük olursa olsun, zekânız ve cesaretiniz bunun üzerindedir ve size yardımcı olacak ne kadim ne de yeni yazarlar bulamayacaksınız. Sezarların hayatlarını Suetonius'tan öğrenebilirsin; onları olduğu gibi bırakabilirsin. Diyojen Laertius, filozofların birçoğu hakkında iyi bir açıklama yapar. Aemilius Probus'un, Pavlus Jovius'un ve halka verdikleri kitaplarla ölümsüz bir üne kavuşmuş olan diğerlerinin eserlerinden yararlanabilirsiniz. Ayrıca Plütark'ın bir milletin ünlü adamlarını başka bir milletin ünlü adamlarıyla karşılaştırma tarzını da takip etmek isterdim; burada sağduyulu Yazar, birini ve diğerini ortaya çıkaran nedenleri tarttıktan sonra, okuyucuyu hem memnun eden hem de eğiten bir cümle önerir.

O halde verilebilecek en önemli talimat, kendilerini büyük bir dikkatle gizlemeye çalışan insanları mükemmel bir şekilde tanımanın sırrıdır; bunun için doğru araç, okuyucunun zamanını kaybetmemesi, boşuna çalışmaması, ancak tüm aklıselim insanların aradığı meyveyi toplaması, yani neyin iyi olduğunu bilmek, onu takip edebilmek ve kötülükten kaçınmak için. Bu nedenle, Sifax'ı bulmak için tek bir kadırgayla yola çıkan Scipio'nun kararlılığını görmek, Rama ovalarında Hannibal'le savaşırken ona katılmaktan daha büyük bir zevktir. Bu genç generalin bir fatih olduğunu, ama tutsağı olan dünyanın en güzel kadınını, ona dokunmadan kocası İspanyol prensi Lucius'a gönderecek kadar kıta Avrupası'nda yaşadığını görmek bizi, askerlerin öfkesinin, açlığın, susuzluğun ve insan kanının karışmasının yarattığı etkilerin, eğlence yerine dehşete yol açtığı yüzlerce yer kuşatmasından daha çok eğitti. Aynı şekilde, efendim, siz de kabul edersiniz ki, bir prens ya da kaptan, Madrid'de bir kral gibi yaşayan, dünyanın dört bir yanındaki bilginleri okşayan ve ödüllendiren Fransuva'yı görmekten daha çok şey öğrenecektir ve muazzam zenginliklerle kendisine sunulan en büyük onurları reddeden ve küçümseyen, Roma halkının en büyük düşmanının ağzından Poyson'u alan Fabrisius'u görmek; Firuz'un, Beşinci Şarl'ın ve büyük Timur'un yaptığı tüm savaşlardan ve en kanlı muharebelerden. Size itaatimin bir nişanesi olarak bu uzun konuşmayı yaptım; ve Boğdanlı Titus, zat-ı alinizin ayaklarına kapanarak şunu düşünmenizi rica ediyor: Müzakereleriniz, meclisleriniz ve emirlerinize uyan ordularınız sayesinde efendinizin sahip olduğu krallıklara yenilerini eklediğinizde; ticaretin ve denizciliğin yararı için bütün denizleri bir araya getirdiğinizde; ve tek kelimeyle, Paris'te köprüler, Sezarların ve tüm Mısır krallarının inşa ettiğinden daha fazla saraya sahip piramitler inşa ettiğinizde: Bu saraylar ölümsüz olmayacak, zamanın zararlarına maruz kalacaktır; oysa tam tersine, yukarıda sözünü ettiğim görkemli sarayı yükseltmeleri için sözünü ettiğim on iki mimarı çağırırsanız, tüm dünya, neredeyse yıkılmış olan İlim Cumhuriyetini yeniden kuran Kardinal Armand de Richlieu'nun adını kutsayacaktır; ve tıpkı bir başka Arşimet gibi, yaşayanların ahlaksızlıklarıyla ve cehaletleriyle savaşmak ve onları yok etmek için ölümün bir yolunu bulup dünyadan kopardığı yüce insanları örnek alan Kardinal Armand de Richlieu'nün adını tüm dünya kutsayacaktır.

 

 

Aziz vezirim, Fransa kralının nazırına teklif ettiğim şeyi tasvip etmiyorsanız, tasarlamadığım bir hatadan dolayı beni cezalandırmayın, aksine size çok hoş bir hizmette bulunmayı hayal etmiştim. Köleniz Mehmed’i gizlemek ve bu kardinali Türk devletine karşı tasarladığı bazı projelerden vazgeçirmek için daha iyi bir yol bulamayacağımı düşündüm. Önüne koyduğum bu büyük işi üstlenirse, sultanların da bunda bir payı olacağını sanıyorsun ve yine söylüyorum, bu sayede başka hiçbir şeyden söz etmeyecek, elleri o kadar çok işle dolu olacak ki, bizi rahatsız edecek ne zamanı ne de yeteneği olacak.

 Ayaklarının dibinde diz çökerek sana yalvarıyorum, Atina'nın yağmalanması ve ele geçirilmesi sırasında başına gelenleri, birkaç yüzyıldır toplanan ve büyük bir özenle korunan tüm sanat ve bilim dallarında bu kadar çok sayıda kitabın yakılmasını hatırlamanı rica ediyorum ve emin olun ki, öğrenmeyi bütün işleri haline getiren, savaştan her zaman nefret eden ve hesaplarını sadece iyi kurulmuş bir barışın huzurunda bulanlardan korkulacak hiçbir şey yoktur. Bu kadar büyük bir rütbeye sahip olduğun bir ülkenin iyiliği için ya da merakını gidermek için bilmeni istediğim her şeyi ilk fırsatta öğreneceksin; yeter ki soğuklar, bu zorlu mevsimde hareketsiz kalmak zorunda olan orduların ilerleyişini kesinlikle geciktireceğinden, gemilerin geçişini engellemesin.

Allah sana kudretli Sultan Murad'ın ordusunun galip gelmesini nasip etsin ve seni bütün milletlerin fatihi yapsın.

 

Paris, 1639 yılının üçüncü ayının 28'inde.