Venezuela Devlet Başkanı Maduro, Karayipler'de savaş istemediklerini belirtti

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ülkesinin barıştan yana olduğunu, Karayipler bölgesinde savaş istemediklerini ifade etti.
Başkent Caracas'ta düzenlenen Ulusal Egemenlik ve Barış Konseyi toplantısına katılan Maduro, isim vermeden ABD'nin Karayip Denizi'ndeki askeri hareketliliğini eleştirdi.
Maduro, Merkezi İstihbarat Teşkilatının (CIA) Afganistan, Irak, Libya, Arjantin ve Şili'de yaşanan 'olumsuz olaylardan' sorumlu olduğunu savunarak, Latin Amerika ülkelerinin bu duruma karşı birlikte durması gerektiğini belirtti.
Ülkesinin barıştan yana olduğunu vurgulayan Maduro, 'Karayipler'de ya da Latin Amerika'da savaş istemiyoruz, sadece barış istiyoruz.' dedi.
Maduro, ABD emperyalizminin herkesi tek bir düşünceye, tek bir düzene ve tek bir otoriteye boyun eğdirmeye çalıştığını, ancak bu dönemin 'çoktan kapandığını' söyledi.
Venezuelalı göçmenlerin ABD'de ayrımcılığa maruz kaldığını savunan Maduro, şunları ifade etti:
'Venezuela halkı, onurlu, dayanışmacı ve çalışkan bir halktır. Venezuelalıların kötü, üstün ırkçı beyazların ise iyi olarak gösterildiği bir hikaye yaratmaya çalışıyorlar. Venezuela kimliğini, ülkede etkisiz hale getirilen suç örgütleriyle özdeşleştiren ayrımcı ve yabancı düşmanı söylemlere son verilmesi gerekiyor.'
- Karayipler'deki hareketlilik
ABD Başkanı Donald Trump, daha önce imzaladığı kararnameyle Latin Amerika kökenli uyuşturucu kartelleriyle yerinde mücadele gerekçesiyle ordunun daha fazla ve etkin kullanılması talimatını vermişti.
ABD, bu bağlamda ağustos sonlarında Venezuela açıklarına bir denizaltı ile savaş gemilerinden oluşan bir deniz gücü göndermiş, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth de ABD ordusunun, Venezuela'da rejim değişikliği dahil operasyonlara hazır olduğunu söylemişti.
Venezuela Devlet Başkanı Maduro, buna karşılık ülkede 4,5 milyon milis gücünü seferber ettiğini ve herhangi bir saldırıyı püskürtmeye hazır olduğunu açıklamıştı.
Öte yandan, ABD'nin Venezuela açıklarında bazı tekneleri 'uyuşturucu kaçakçılığı' gerekçesiyle hedef almaya devam etmesi hem Venezuela yönetimi hem de uluslararası kamuoyunda eleştirilere neden olmuş, yapılan saldırıların 'uluslararası hukuka aykırı olduğu' ifade edilmişti.