İngiltere'de art arda görülen cami saldırılarında siyasetin payı var
Müslümanlara yönelik ayrımcılıkla mücadele eden Londra merkezli sivil toplum kuruluşu Ayaan Enstitüsü Araştırma Direktörü Yahya Birt, İngiltere'de son zamanlarda art arda görülen cami saldırılarında siyasetin de payı olduğunu söyledi.
Birt, AA muhabirine, İngiltere'deki camilere yönelik saldırılar hakkında değerlendirmelerde bulundu.
İngiltere'de camilere saldırıların uzun bir geçmişi olduğunu belirten Birt, 'Aslında camilere yönelik saldırılar birkaç yıl öncesine dayanıyor yani bu konunun uzun bir geçmişi var ancak temel olarak son 10 yılda sokaklarda aşırı sağcı faaliyetlerde bir artış yaşandı.' dedi.
Birt, ülkedeki cami saldırılarının bireysel eylemler olmadığına dikkati çekerek, bu saldırıların İngiltere'de artan ırkçılığın Müslümanlara yönelik tezahürü olduğunu dile getirdi.
Aşırı sağcıların, siyasi olarak da birleşerek güçlendiğini ifade eden Birt, 'Aşırı sağın siyasi bir karşılığı var ve bu siyasi karşılık, başlangıçta Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi şeklindeydi, daha sonra Reform UK oldu ve şu anda bir sonraki seçimlerde Birleşik Krallık'ta seçmenler için en cazip ve önde gelen parti olarak gösteriliyor.' diye konuştu.
Birt, aşırı sağ siyasi oluşumların, cami saldırısı da dahil Müslümanlara ve İslam'a karşı söyleme öncülük ettiğini, İngiltere'deki Müslümanlara yönelik kullandıkları dilin her geçen gün daha da aşırı hale geldiğini söyledi.
Aşırı sağcı parti ve siyasetçilerin bu söylemlerinin sokakları harekete geçirdiğine işaret eden Birt, 'Kullandıkları dil giderek daha aşırı hale geliyor ve bu da Müslüman bireylere ve camilere yönelik şiddetli saldırıları teşvik ediyor. Şu anda ülke çapında bu tür olaylarla ilgili haberler alıyoruz.' ifadelerini kullandı.
Birt, Müslümanlara ve İslam'a karşı yapılan saldırılara hiçbir siyasetçinin engel olmadığını ve popüler olması nedeniyle destek verdiklerini anlatarak, şöyle devam etti:
'Durum özellikle endişe verici çünkü ana akım partiler olan İşçi Partisi ve Muhafazakarlar, Reform UK'yi yakalamaya çalışıyor. Yani onların yaptıklarına gerçekten karşı çıkmıyorlar. Aslında bir bakıma onlara katılıyorlar. Ana akım politikacılar tarafından kullanılan bu ifadelerin büyük bir fark yarattığını düşünüyorum. Geçmişte bu tür ifadelere açıkça karşı çıkılırdı ama şimdi bir şekilde bu ifadelerin yankı bulduğunu ve teşvik edildiğini giderek daha fazla görüyoruz. Birleşik Krallık'taki Müslümanlar, İngiliz siyasetinde bu sesi duyurmak için İşçi Partisine güveniyorlardı. Ne yazık ki, bu ses neredeyse tamamen kayboldu.'
- 'Avrupa'da aşırı sağ daha da artacak'
İngiltere'de yaşayan Müslümanların, cami saldırıları ve artan aşırı sağ oyları nedeniyle endişeli olduğunu söyleyen Birt, toplumda öne çıkan kişilerin bu konuda bir çaba göstermediğini bildirdi.
Birt, ülkedeki Müslüman toplumunun siyasi bir müttefik bulamadığına işaret ederek, 'Müslümanların çok endişelenmeye başladığından, hatta insanların ülkeyi terk etmesinden bahsediliyor. Bu oldukça yaygınlaşıyor. Yani büyük bir endişe ve panik var ve bu durum, şu anda topluluğumuzdaki liderlik eksikliğiyle daha da kötüleşiyor.' dedi.
İngiliz toplumunun gün geçtikçe hoşgörüsüz, ırkçı ve Müslüman karşıtı bir yere evrildiğine değinen Birt, toplumun da ülkedeki Müslüman nüfusa karşı bölündüğünün altını çizdi.
Yahya Birt, İngilizlerin misafirperver olduğunu ancak Müslüman karşıtlığının da yayıldığını belirterek, 'Bu, Britanya'da hoşgörülü ve misafirperver milyonlarca insanın Britanya'daki Müslümanları komşuları, arkadaşları ve vatandaşları olarak gördüğü anlamına gelmez. Müslümanlara karşı yapılan saldırılarda henüz çok güçlü bir karşı güç görmedik.' diye konuştu.
Avrupa ve özellikle İngiltere'de Müslüman karşıtlığının büyüyeceğini tahmin ettiğini söyleyen Birt, Müslüman toplumunun bunun için bir çıkışa ihtiyacı olduğunu dile getirdi.
Yahya Birt, Avrupa'da ayrımcılığa maruz kalan tüm kesimlerle Müslümanların bir ittifak yapması gerektiğini kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:
'Avrupa'daki Müslümanlar, iyi niyetli insanlarla, aynı tür ayrımcılığa maruz kalan diğer insanlarla acilen ittifak kurmalıdır. Aynı zamanda Müslümanların, mültecilerin ve İngiltere ile Avrupa'nın geri kalanındaki diğer insanların maruz kaldığı zorlukları vurgulayacak ve gösterecek olan dünya çapındaki ülkeler ve diğer siyasi hareketlerle de ittifaklar kurmamız gerekiyor. Bu dayanışma çok çok önemli. Ancak bu, sadece dışişleri bakanlıklarının basın açıklamalarıyla sınırlı kalmamalı. Aslında sahada desteğe ihtiyacımız var. Büyükelçiliklerin ve diğer kişilerin İngiltere'deki Müslüman topluluk aktivistleriyle iletişime geçip bir diyalog başlatmasını bekliyoruz, böylece ihtiyaçlarımızın ne olduğunu anlayabiliriz.'