ABD'nin, Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda Lübnan'a baskı yaptığı belirtiliyor

ABD'nin, Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda Lübnan'a baskı yaptığı belirtiliyor
Haber Tarihi : 14 Temmuz 2025 13:19:40
Son Güncelleme Tarihi : 00 00 0000 00:00:00

Uzmanlar, ABD'nin, Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda Lübnan'a baskı yaptığını belirtiyor.

 

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack’ın, "Lübnan’ın yeniden varoluşsal bir tehdit ile karşı karşıya kalabileceği" şeklindeki sözleri, Lübnanlılar arasında büyük yankı uyandırdı.

Bazı uzmanlar bu açıklamayı “Hizbullah’ın silahsızlandırılması yönünde bir baskı” olarak değerlendirirken, bazıları ise bunun “Lübnan devletinin sorumluluklarını taşıyamadığına işaret eden bir gösterge” olduğunu savundu.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli “The National” gazetesi, Thomas Barrack’ın "Lübnan, Hizbullah’ın silahları meselesini ele almak zorunda, aksi takdirde varoluşsal bir tehdit ile karşı karşıya kalabilir." şeklindeki sözlerine yer verdi.

"Bir yanda İsrail, diğer yanda İran var, şimdi ise Suriye çok hızlı bir şekilde kendini yeniden gösteriyor." diye konuşan Barrack, eğer Lübnan harekete geçmezse, egemenliğini kaybetme ve komşu ülkelerin müdahalesine açık hale gelme riskiyle karşı karşıya olduğunu işaret etti.

Lübnan medyasında Barrack’ın "bölgesel yeniden yapılanma sürecine uyum sağlama" konusunda hızlı hareket etmezse ülkenin “Bilad eş-Şam’a geri döneceği” şeklindeki sözlerine yoğun şekilde yer verildi.

“Bilad eş-Şam” terimi, tarihsel olarak Osmanlı döneminde bugünkü Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin’i kapsayan “Büyük Suriye”yi ifade ediyor. Lübnan’da egemenlik ve dış müdahale konusundaki hassasiyetler nedeniyle “Bilad eş-Şam” kavramına oldukça duyarlı yaklaşılıyor.

Barrack, X hesabından 12 Temmuz'da yaptığı açıklamayla, The National'deki sözlerine açıklık getirirken "sözlerinin Lübnan’a yönelik bir tehdit olmadığını" savundu.

Kendisinin sadece, Suriye’nin ABD Başkanı Donald Trump'ın yaptırımları kaldırmasıyla doğan tarihi fırsatı "ışık hızında değerlendirdiği" gerçeğini gözlemlediğini ifade eden Barrack, "Suriye yönetiminin tek istediğinin Lübnan ile bir arada yaşamak ve karşılıklı refah olduğunu temin ettiğini" bildirdi.

Barrack ayrıca ABD olarak, barış ve refah içinde yaşayan, egemen ve eşit iki komşu (Suriye-Lübnan) arasındaki bu ilişkiyi desteklemeye kararlı olduklarını dile getirdi.

- "Silah meselesi Lübnan’ı izole edebilir"

Lübnanlı siyasi analist Tony Boulos, AA'ya yaptığı açıklamada, Barrack’ın açıklamalarının, "eğer Lübnan devleti sorumluluklarını üstlenmezse, Suriye’nin kendi ulusal güvenliğini sağlamak amacıyla Lübnan içine birkaç kilometre ilerleyebileceği, çünkü sınırında Hizbullah’ın varlığının Suriye’nin istikrarını tehdit ettiği" anlamına geldiğini savundu.

Boulos, "konunun sadece bununla sınırlı olmadığını" kaydederek, "Hizbullah’ın askeri durumu Lübnan’daki diğer siyasi güçleri de tehdit ediyor, çünkü silaha sahip tek parti Hizbullah ve diğerlerinin elinde silah yok." ifadelerini kullandı.

Lübnanlı siyasi analist, "Barrack'ın iki hafta sonra yeni müzakereler için Beyrut’a döneceğini ve o zaman Lübnanlılara, ABD yönetiminin Lübnan’dan neredeyse umudunu kestiğini bildirebileceğini" iddia etti.

Boulos ayrıca, "Eğer ABD yönetimi Barrack ile üzerinden silahların devletin tekeline alınması konusunda ümitsizliğini iletirse, bu Lübnan’ın izole edilmesi, kaderine terk edilmesi ve büyük bir hapishaneye dönüşmesi anlamına gelir." diye konuştu.

Bölgedeki büyük dönüşümlere dikkati çeken analist Boulos, "Lübnan devleti bu dönüşümlere uyum sağlamalı ve kendini bunun üzerine inşa etmeli, aksi takdirde Lübnan’ın sahip olduğu ABD korumasını kaybetme riski bulunuyor." değerlendirmesinde bulundu.

- ABD'nin baskını yakın süreçte artabilir

Siyasi analist Tevfik Şuman ise Barrack’ın açıklamalarının Hizbullah’ın silahları konusunda "müzakere baskısı" ya da "Lübnan'a maksimum baskı politikası" bağlamında değerlendirilebileceğini belirtti.

Şuman, Barak’ın 7 Temmuz'daki son ziyareti sırasında doksan günlük süre belirlediğini öne sürerek, "Lübnan’da silahların devletin tekeline alınması için bir formül bulunması amacıyla baskılar önümüzdeki dönemde artacak." yorumunda bulundu.

Siyasi analist Şuman, Barrack’ın açıklamalarının "Lübnan’ı Suriye’deki yeni rejime boyun eğmeye zorlamak tehdidi kapsamında" değerlendirdi.

Ancak 1976 yılında Suriye ordusunun Lübnan’a, o zamanki ülke yetkililerinin talebi üzerine girmesi gibi bir durumun tekrarlanmasının ihtimal dışı olduğunu dile getiren Şuman, "Şu anda Lübnan’da Suriye’nin geri dönmesini isteyen herhangi bir ekip yok." dedi.

Lübnan'da 1975-1990 yılları arasında devam eden iç savaşta yaklaşık 150 bin kişinin hayatını kaybettiği, 300 bin kişinin yaralandığı veya sakat kaldığı, 17 bin kişinin ise kaybolduğu belirtiliyor.

- ABD'nin Hizbullah'ı silahsızlandırma önerisi

ABD'li Büyükelçi Barrack, 7 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile yaptığı görüşme sonrasındaki açıklamasında ABD önerilerine yönelik Lübnan’ın yanıtından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Ancak Lübnan’ın yanıtı, Litani Nehri’nin kuzeyinde silahın devletin tekelinde nasıl tutulacağına dair net bir taahhüt ve takvime bağlı bir plan içermiyor.

Barrack'ın ziyareti, Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın 6 Temmuz'da Aşura töreninde yaptığı konuşmada Hizbullah'ın tutumunu açıklamasından bir gün sonra gerçekleşti. Kasım, Hizbullah’ın silahları teslim etme çağrılarına, İsrail’in Lübnan’daki saldırıları son bulmadan yanıt vermeyeceğini söylemişti.