Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Sun Veydong, Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi konuyla ilgili Bakanlığa çağırdı.
Sun, görüşmede, Başbakan Takaiçi'nin geçen hafta Japon parlamentosu Diet'te yaptığı açıklamanın Japonya'nın Tayvan Boğazı'na silahlı müdahale olasılığını ima ettiğini, Çin'in ciddi itirazları ve protestosuna rağmen sözlerini geri alamadığını belirterek, Japonya'yı bu sebeple protesto ettiklerini bildirdi.
Takaiçi'nin Tayvan'a dair sözlerinin son derece yanlış ve tehlikeli olduğunu, uluslararası hukuku ihlal ve savaş sonrası uluslararası düzeni tehdit ettiğini ifade eden Sun, bu tutumun 'tek Çin' ilkesine aykırı olduğu ve Çin-Japonya ilişkilerinin siyasi temelini oyduğunu, Çin halkının duygularını incittiğini kaydetti.
Sun, '1,4 milyarlık Çin halkı buna asla müsamaha göstermeyecektir.' ifadesini kullandı.
- 'Tayvan, Çin'in iç işidir'
Tayvan sorununun Çin'in temel çıkarı ve dokunulmaması gereken kırmızı çizgisi olduğunu vurgulayan Sun, 'Tayvan, Çin'in kutsal toprağıdır. Tayvan'ın işleri, tamamıyla Çin'in iç işidir. Tayvan sorununun nasıl çözüleceği Çin halkının karar vereceği bir meseledir, bir dış gücün müdahalesine konu olamaz.' şeklinde konuştu.
Sun, Çin halkının, bundan 80 yıl önce, 14 yıl süren bir mücadelenin ardından Japon işgalcileri ülkesinden kovduğunu, bugün, 80 yıl sonra, Çin'in yeniden birleşme davasına müdahale etme cüretini gösterenlerin de Çin'den ağır darbe yiyeceğini dile getirdi.
Japonya'ya tarihsel suçları ve sorumluluklarıyla hesaplaşma, yanlışları üzerine düşünerek kötü sözlerini geri alma çağrısı yapan Sun, aksi halde bunun tüm sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağı uyarısında bulundu.
- Takaiçi'nin Tayvan'a ilişkin sözleri
Başbakan Takaiçi, 7 Kasım'da Japon parlamentosu Diet'te düzenlenen oturumda Tayvan Boğazı'na yönelik bir askeri müdahalenin Japonya için 'varlığını tehdit eden durum' olarak görüleceğini ifade etmişti.
Japonya'nın 2015 tarihli Ulusal Güvenlik Yasası'nda 'varlığını tehdit eden durum', ülkenin müttefiklerine yönelik, Japonya'ya da varoluşsal tehdit oluşturan silahlı saldırı anlamına geliyor. Ülke bu durumda 'öz savunma güçleri' olarak adlandırdığı silahlı kuvvetlerini görevlendirebiliyor.
Pekin yönetimi daha önce Takaiçi'nin sözlerini protesto etmişti. Japon Başbakan, tepkiler üzerine Tayvan'a ilişkin sözlerinin varsayımsal olduğunu, gelecekte bu tür yorumlardan kaçınacağını belirtmiş ancak sözlerini geri almayı reddetmişti.
- Çin-Tayvan anlaşmazlığı
Tayvan, 1895'teki Birinci Çin-Japon Savaşı'nın ardından Japon İmparatorluğu'nun kontrolüne geçmiş, Tokyo'nun Ada'daki sömürge yönetimi, İkinci Dünya Savaşı sonunda teslim olduğu 1945'e kadar 50 yıl sürmüştü. Tayvan'daki Japon güçleri 25 Ekim 1945'te Ada'yı Müttefik Devletler'e teslim etmişti.
Çin'de İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Çan Kay-şek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Koumintang) güçleri ile Mao Zıdong önderliğindeki Çin Komünist Partisi güçleri arasında yaşanan iç savaşta galip gelen komünistler, 1 Ekim 1949'da Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmişti.
İç savaşı kaybeden Koumintang üyeleri ise Tayvan'a yerleşip 1912'de kurulan 'Çin Cumhuriyeti' iktidarının Ada'da devam ettiğini ileri sürerek, burada geçici hükümet kurmuştu.
Çin'in topraklarının parçası olduğunu savunduğu Tayvan, 1949'dan bu yana fiili bağımsızlığa sahip bulunuyor. Çin ana karası ile Tayvan arasında iç savaşın ardından ortaya çıkan ayrılık ve egemenlik ihtilafı sürüyor.
Pekin yönetimi, 'tek Çin' ilkesini vurgulayarak, Tayvan'ın diplomatik ilişkiler kurmasına, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor, kendisini tanıyan ülkelerin Tayvan ile diplomatik ilişkilerini kesmesini şart koşuyor.
Son yıllarda Tayvan üzerindeki askeri baskıyı artıran Pekin yönetimi, Ada'nın ana kara ile yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanımını dışlamayacağını vurguluyor.